Perşembe, Ocak 22

3'ten öte, 3'ten ziyade

24 Kategori var,
The Curious Case of Benjamin Button 13,
Slumdog Millionare 10 (En iyi şarkı dalında 2 adaylık),
The Dark Knight 8,
Milk 8,
Wall-E 6,
The Reader 5,
Doubt 5,
Frost/Nixon 5,
Changeling 3,
Revolutinary Road 3
kategoride aday.

"To Them, You're Just A Freak... Like Me..."

Oscar tarihinde daha önce yaşanmış mıdır bilmiyorum ama bu sene En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ına aday olan aktörlerden biri şu an hayatta değil. "The Dark Knight"taki unutulmaz "Joker" tiplemesiyle Heath Ledger. Rakiplerine pek bakmıyorum bile, Akademi'nin gözü kapalı Heath Ledger'a bu oscarı vereceğinden eminim.

Karı-Koca Oscar'a doğru

Bu sene Brad Pitt-Angelina Jolie çifti en iyi başrol oyuncusu ödüllerine aday. Hem de iddialı filmlerle. Brad Pitt'in filmi "The Curious Case Of Benjamin Button", Angelina'nın filmi "Changeling". Erkek oyuncuda Pitt'in iddiası, Jolie'nin kadın oyuncu oscarındaki iddiasından biraz fazla. Jolie'nin en büyük rakibi 5 kez aday olup 5'inde de muradına eremeyen Kate Winslet. Performansları izledikten sonra daha net görüşler bildireceğim.

81. Akademi Ödülleri Aday Listesi

Best Motion Picture of the Year (Yılın En İyi Filmi)

The Curious Case of Benjamin Button

Frost/Nixon

Milk

The Reader

Slumdog Millionaire

Best Performance by an Actor in a Leading Role (En İyi Erkek Başrol Oyuncusu)

Richard Jenkins for The Visitor

Frank Langella for Frost/Nixon

Sean Penn for Milk

Brad Pitt for The Curious Case of Benjamin Button

Mickey Rourke for The Wrestler

Best Performance by an Actress in a Leading Role (En İyi Kadın Başrol Oyuncusu)

Anne Hathaway for Rachel Getting Married

Angelina Jolie for Changeling

Melissa Leo for Frozen River

Meryl Streep for Doubt

Kate Winslet for The Reader

Best Performance by an Actor in a Supporting Role (En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu)

Josh Brolin for Milk

Robert Downey Jr. for Tropic Thunder

Philip Seymour Hoffman for Doubt

Heath Ledger for The Dark Knight

Michael Shannon for Revolutionary Road

Best Performance by an Actress in a Supporting Role (En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu)

Amy Adams for Doubt

Penélope Cruz for Vicky Cristina Barcelona

Viola Davis for Doubt

Taraji P. Henson for The Curious Case of Benjamin Button

Marisa Tomei for The Wrestler

Best Achievement in Directing (En İyi Yönetmen)

Danny Boyle for Slumdog Millionaire

Stephen Daldry for The Reader

David Fincher for The Curious Case of Benjamin Button

Ron Howard for Frost/Nixon

Gus Van Sant for Milk

Best Writing, Screenplay Written Directly for the Screen (En İyi Senaryo)

Frozen River

Happy-Go-Lucky

In Bruges

Milk

WALL·E

Best Writing, Screenplay Based on Material Previously Produced or Published (En İyi Uyarlama)

The Curious Case of Benjamin Button

Doubt

Frost/Nixon

The Reader

Slumdog Millionaire

Best Achievement in Cinematography

Changeling

The Curious Case of Benjamin Button

The Dark Knight

The Reader

Slumdog Millionaire

Best Achievement in Editing

The Curious Case of Benjamin Button

The Dark Knight

Frost/Nixon

Milk

Slumdog Millionaire

Best Achievement in Art Direction

Changeling

The Curious Case of Benjamin Button

The Dark Knight

The Duchess

Revolutionary Road

Best Achievement in Costume Design

Australia (2008): Catherine Martin

The Curious Case of Benjamin Button

The Duchess

Milk

Revolutionary Road

Best Achievement in Makeup

The Curious Case of Benjamin Button

The Dark Knight

Hellboy II: The Golden Army

Best Achievement in Music Written for Motion Pictures, Original Score

The Curious Case of Benjamin Button

Defiance

Milk

Slumdog Millionaire

WALL·E

Best Achievement in Music Written for Motion Pictures, Original Song

Slumdog Millionaire

Slumdog Millionaire (Farklı Şarkı)

WALL·E

Best Achievement in Sound

The Curious Case of Benjamin Button

The Dark Knight

Slumdog Millionaire

WALL·E

Wanted

Best Achievement in Sound Editing

The Dark Knight

Iron Man

Slumdog Millionaire

WALL·E

Wanted

Best Achievement in Visual Effects

The Curious Case of Benjamin Button

The Dark Knight

Iron Man

Best Animated Feature Film of the Year

Bolt

Kung Fu Panda

WALL·E

Best Foreign Language Film of the Year

Der Baader Meinhof Komplex (Germany)

Entre les murs (France)

Revanche (Austria)

Okuribito (Japan)

Vals Im Bashir (Israel)

Best Documentary, Features

The Betrayal - Nerakhoon

Encounters at the End of the World

The Garden

Man on Wire

Trouble the Water

Best Documentary, Short Subjects

The Conscience of Nhem En: Steven Okazaki

The Final Inch: Irene Taylor Brodsky, Tom Grant

Smile Pinki: Megan Mylan

The Witness from the Balcony of Room 306: Adam Pertofsky, Margaret Hyde

Best Short Film, Animated

La Maison en Petits Cubes: Kunio Kato

Ubornaya istoriya - lyubovnaya istoriya (2007): Konstantin Bronzit

Oktapodi (2007): Emud Mokhberi, Thierry Marchand

Presto (2008): Doug Sweetland

This Way Up (2008): Alan Smith, Adam Foulkes

Best Short Film, Live Action

Auf der Strecke

Manon sur le bitume

New Boy

Grisen

Spielzeugland

Oscar adayları açıklandı... Daha izlemeden favorim olmayı başaran "The Curious Case Of Benjamin Button" en çok göze çarpan isim. Yönetmenine ve kadrosuna güvendiğim için kanım ilk görüşte ısınmıştı filme. İnternette türevleri mevcut, ama 2 hafta daha bekleyip sinemada görmek istiyorum. Changeling, beklediğimden daha geri planda kalmış. Benjamin Button'dan sonra en çok dikkat çeken filmler "Slumdog Millionare", "The Dark Knight" ve "Milk". 22 Şubat’a tam 1 ay var, adaylıklar ve filmler üzerinde enine boyuna yazacağız İnşallah.

Hayal Kırıklığı

Oscar adayları açıklandı. En iyi yabancı film kategorisinde son 9'a kalan "Üç Maymun" ilk 5'e giremedi maalesef. Başka bahara...

Cumartesi, Ocak 17

Terminator 4: Salvation

McG: 'Bale Terminatör 4 teklifime s***** git demişti.'
Terminator Salvation filminin yönetmeni McG, Christian Bale'in en başta kendisinin sci-fi devam filmi için yaptığı teklifi geri çevirdiğini belirtti.
Hollywood'daki DGA binasında film için bir ön incelemede konuşan yönetmen, Bale'e ilk yaklaşımında kısa bir ret cevabı aldığını söyledi.
"Bana s***** git dedi,"diyen McG sözlerini şöyle sürdürdü: "Christian Pyrotechnic türünde bir filmle ilgilenmiyordu."
Kara Şovalye'nin yönetmeni Jonathan Nolan senaryoyu yokladıktan sonra Bale'i kötü niyetli Skynet'e karşı direnen bir grup özgürlük savaşçısının lideri John Connor rolünü almak için ikna etti.
Haberin Kaynağı ve Devamı

Çarşamba, Ocak 14

Üç Maymun Oscar Aday Adayı

Nuri Bilge Ceylan'ın, kendisine Cannes Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülünü getiren son filmi "Üç Maymun" Şubat'ta töreni düzenlenecek olan 80. Akademi Ödülleri'nde en iyi yabancı film dalına aday adayı olmuş. 9 film var, 5 tanesi asıl aday olacak. Filmlerin listesi:
“3 Maymun” (Nuri Bilge Ceylan)
"Revanche” (Gotz Spielmann)
"The Necessities of Life” (Benoit Pilon)
“Sınıf” (Laurent Cantet)
"The Baader Meinhof Complex” (Uli Edel)
“Waltz with Bashir” (Ari Folman)
“Departures” (Yojiro Takita)
“Tear This Heart Out” (Roberto Sneider)
“Everlasting Moments” (Jan Troell)
Filmi henüz izlemedim, bu aşamaya geçtiğimiz sene "Takva" gelmişti, umarım "Üç Maymun" bu aşamayı da geçer ve en azından o 5 film arasında zikredilir. Gerçekten gurur verici ve Türk sinema endüstrisi açısından büyük bir olay, umarız Akademi Recep İvedik'ten haberdar olmaz.

Perşembe, Ocak 8

81. Akademi Ödülleri: 22 Şubat 2009

2009 Oscar Ödülleri 22 Şubat'ta... Son zamanlarda göze çarpan iki film var: Changeling ve The Curious Case Of Benjamin Button. Brad Pitt yaşlandıkça filmlerinin ismi uzuyor mu ne?(The Assassination Of Jesse James By The Coward Robert Ford) Artık yaşını başını aldı, ona bir Oscar iyi gider, ama bana öyle geliyor ki Joker son şakasını Brad Pitt'e yapacak ve o Oscarı elinden alacak. En iyi kadın oyuncu da Angelina olur herhalde. Daha filmleri bile izlemeden yorum yapıyorum, yorum değil bunlar; önsezi ya da 6. his demek daha doğru olur. Akademi'yi en çok Kara Şövalye zorlayacak; zira Akademi'nin ödüle layık gördüğü film tipine pek uyduğu söylenemez; bakalım geleneği bozup en iyi film Oscar'ını verebilecekler mi. Veremezlerse büyük ihtimalle bu ödül The Curious Case Of Benjamin Button'a gidecek gibi duruyor. Zira filmde Cate Blanchett ve II. Dünya Savaşı başta olmak üzere akademinin seveceği çok şey var. Oscar isteyen filmler genelde son zamanlara saklıyorlar kendilerini; Kara Şövalye yazın gösterildi diye yok sayılmaz umarım. Zira Clint Eastwood'a 3. kez en iyi yönetmen ödülünü vereceğine bırak Nolan siftah yapsın. Tören 22 Şubat'ta; biz en iddiali filmlerden 2'sini en iyi ihtimalle 3 hafta önceden izleme şansı bulacağız. Adaylar açıklandıktan sonra daha ayrıntılı yazılarla meselenin üzerine gitmeye devam edeceğiz.

The Curious Case of Benjamin Button

The Curious Case of Benjamin Button, David Fincher'ın(Fight Club, Se7en, Zodiac, The Game, Panic Room...) yeni filmi. Başrollerde Brad Pitt ve Cate Blanchett var. Kadro sağlam anlayacağınız. IMDb'de en iyi 250 film arasında 63. sırayı almış. 5 Altın Küre ödülüne adaylığı var, en iyi film dahil. Tahminimce Chageling'le beraber Oscarların odak noktası olacaklar. Yurtdışında 25 Aralık'ta vizyona girmiş, bizde 6 Şubat'ta girecek... Söylenecek söz yok 2 ay geriden takip ediyoruz maalesef.

Çarşamba, Ocak 7

Changeling [2008]

Changeling, Angelina Jolie'nin yeni filmi. Yurtdışında gösterime çoktan girdi. Ülkemizde 30 Ocak'ta gösterime girecek. İzleyenlerin yorumları oldukça olumlu. Empire'da (sinema dergisi) 5 yıldız vermiş ve "Jolie'den oscarlık performans" demiş.
Changeling sözcüğünü, ingilizcede, daha çok peri masallarında geçermiş ve "peri, şekil değiştiren" gibi bir anlamı varmış.
Filmde, Angelina Jolie, çocuğunu kaybeden bir anneyi canlandırıyor. Daha sonra çocuğu bulunuyor ancak, O, çocuğun kendi çocuğu olmadığını iddia ediyor ve olaylar bunun üzerine gelişiyor.
Film 1928 yılında geçiyor ve yaşanmış bir hikayeden beyaz perdeye (2.kez) uyarlanmış.
Yönetmense Clint Eastwood.
Filmin başrollerinde Angelina Jolie ve John Malkovich var.
Film ülkemizde vizyona "Sahtekar" adıyla giriyor. Bu ismin film izlenmeden konulmuş olması pek olası değil. Yani izleyip de vermiş filme bu ismi her kim verdiyse. Bu isme bakarak fikir yürütmek istemiyorum ama filmde bir "Sahtekar" var ve bu sahtekar eğer bulunan çocuğun kendi çocuğu olmadığını iddia eden Angelina Jolie ise, ismi koyanı bulup boğazlamak isteyeceğim zira filmin içine etmiş olacak. Umarım bu "Sahtekar" Jolie'ye başka çocuk veren kötü adamdır da, aptal bir hata yüzünden böyle bir seyir zevkinden olmayız. Heyecanla bekliyoruz, kaliteli versiyonu internete düşerse 30 Ocak'ı dahi beklemeyebilirim...

Coenler'den 2008 çerezi: Burn After Reading

Fargo(1996), The Big Lebowski(Büyük Lebowski)(1998), O Brother, Where Art Thou?(Nerdesin Be Birader)(2000), No Country For Old Men(İhtiyarlara Yer Yok)(2007)...
Coenler, Hollywood'un altın yumurtlayan tavukları tabiri caizse. 4 Oscarları, 3 Adaylıkları var, sondan bir önceki filmleri No country For Old Men Akademi'den 4 Oscarla taçlandırıldı, Arada çerez niyetine verilen Altın küre, Bafta, Eddie... ödüllerini saymıyorum bile.
Abi kardeş yazıyor yönetiyorlar, bağımsız ve özgün bir stilleri var. Politik, siyasi ya da sosyal bir mesaj peşinde değiller, sanatı sanat için yapıyorlar.(Ben de kullandım sonunda bu tabiri)
Absürd komediyse en kralı, gerilimse en babası onlarda. Klişeleri aşarak farklı yapıtlar ortaya koymanın klişeleşmeye doğru ilerlediği bu dönemde, herhalde klişeleri aşıp da bu akıntıya kapılmadan tam anlamıyla özgün yapıtlar ortaya koyabilen yegane yönetmenlerden Coenler.
Kendileriyle The Big Lebowski aracılığıyla tanıştım, Fargo'da muhabbetimiz ilerleri; The Man Who Wasn't There'de daha iyi anladım, No Country For Old Men'de deyim yerindeyse -ki yerinde- Coenci oldum tam anlamıyla.
No Country For Old Men üzerine çok konuşuldu, bizim ülkemizde bile. Bile diyorum çünkü bu işin fabrikası Amerika'da, ve bizim endüstrimizden ortaya çıkan yapıtları görünce arada okyanuslar denizler değil gezegenler varmış gibi hissediyor insan ister istemez.
Her şeyden anlayan ancak şahsıma özünde hiç birşeyden anlamadığı izlenimini veren Hıncal Uluç'un eleştirisi çok yankı yapmıştı film 4 Oscar'ı götürdükten sonra.
Yahu "Hıncal Abi", Kendi akademin 7 kıtaya nam saldı da el alemin akademisine mi sövüyorsun sana saçma gelen bir filme 4 oscar verdiler diye? Yollayalım Recep Abi'yi de en iyi yabancı film Oscar'ını kapsın getirsin. Ne de olsa bu ülkenin gişe hasılatını elinde tutuyor.
No Country For Old Men'i tekrar izleme fırsatı bulursam eleştirisini yazmak da isterim, eminim izleyenlerin çoğu beğenmedi filmi; belki onların gözünden kaçanlar çarpmıştır bizim gözümüze.
Coen'ler aldıkları 4 Oscar'ın kırkı çıkmadan karşımıza yeni bir "absürd komedi"yle geldiler 2008'de. Tarihe bakıp 1 yıl geçmiş demeyin, o kadar da çok geçmedi filmin üzerinden. Nedendir bilmem, bana çok az geldi iki filmlerinin arasındaki süre. Ama sanırsam bu Oscar töreninin 2008'in baharına denk gelmesinden kaynaklanıyor.
Burn After Reading, sapına kadar Coen tarzı bir film. Film aparat niyetine yapılmış izlenimi verdi bana, belki de "No Country For Old Men" gibi ciddi bir filmden sonra biraz neşelenelim dediler, bilemem.
Filmde, belli bir zaman aralığında hayatları birbiriyle kesişen bir kaç karakter izliyoruz. Filmin tam anlamıyla bir başrolü yok; zira o kadar güçlü bir kadrosu var ki; bu filme başrol olmak isteyen diğerinin performansı altında ezilme tehlikesiyle bile karşı karşıya kalabilirdi bana göre.
Filmin hikayesi hakkında fazla bir şey söylemeyeceğim; zira bu konularda pek iyi sayılmam, ağzımdan bir iki kelime kaçırmak istemem, bir paragrafla ilk 15 dakikanın hikayesinin anlatılması fikrine de karşıyımdır, hiç bir zaman bir filmi izlemeden evvel okumam.
Tavsiye istiyorsanız, izleyin, en azından izlediğinize değeceğine inanıyorum, tavsiye namına söyleyeceklerim bu kadar.
Asıl amacım kritik yapmaktan geçiyor zaten.
Efendim, Coenler deyince benim aklıma önce senaryo gelir. Coenlerin senaryosundaki vazgeçilmez unsur, kesişen hayatlardır. Bir karakter peşinde gitmekten çok, karakterleri bir olay peşinde koşturmayı severler. Bir hikaye izlemezsiniz filmde; film hikayelerden oluşmuş geniş bir hikaye bütünüdür, bu onların tarzının bir parçasıdır.
Görüntü yönetmenliğinde de hatrı sayılır bir farkı vardır Coenlerin diğer çoğu yönetmenden. Onların kameraları farklı açılardan bakar olaya, kameralarına o kadar hakimlerdir ki ufak detay sayılabilecek şeyleri önemli birer araç haline dönüştürüp kendi amaçları doğrultusunda rahatlıkla kullanabilirler.
Bir diğer becerileri, ortamın havasını istedikleri doğrultuda şekillendirmekten geçer. Eğer izleyicinin gerilim yaşamasını istiyorlarsa, bunu çok rahat bir şekilde ve çok da profesyonelce yaparlar, sizi neye güldürüp neye şaşırtmak istiyorlarsa, istediklerine her daim sahip olmuşlardır. Bir kukla kadar kısıtlı değildir belki filmi izlerken yaşayacağınız duygular, ama onların size vermek istediğinden çok da farklı bir şey yaşamazsınız. Bu sizin gördüğünüzden çok, onların gösterdiğidir çünkü.
Mizah konusunda ince bir anlayışa sahiplerdir, orijinal espriler ve ince göndermeler vardır filmlerinde. Özellikle kara mizahta çok kabiliyetlidirler, en karanlık konulardan bile kaliteli espriler çıkartabilirler.
Filmlerinden bahsetmek istersiniz, kendinizi Coenlerden bahsederken bulursunuz birden. Konu bütünlüğü falan yalan olur gider yani.
Gerçekten ikinci kez kendimi filmden bahsedeyim derken kişilerden bahsederken buldum, bunu daha çok kişiler hakkında söyleyecek çok şeyim olmasına bağlıyorum.
Coenler hakkında daha fazla övgüm yok, olsa dahi şu anda zihnimde değil, film içinse "iyidir abi izleyin yani" deyip yazıma son vermek isterdim, ama gene de bir kaç şey daha yazmanın faydası olacaktır zannımca.
Film komedi filmi havasında süren bir film, ama her daim etrafımızı saran bir ciddiyet var filmin içinde, belki de karakterlerin içinde bulundukları dünya bize böyle hissettiren.
Performanslara söylenecek laf yok, Michael Clayton'da beraber rol alan George Clooney ve Tilda Swinton, Coenlerin favori oyuncularından Frances McDormand, her rolün hakkını layığıyla veren Brad Pitt ve her yönetmene lazım bir Joker eleman: John Malkovich.
Coenlerin kendilerinden ne istediğini tam anlamıyla kavramış ve rollerini kusursuz yerine getirmiş bir kadro var filmde.
Daha önce Coenlerin filmlerinde pek rastlamadığım bir duygusal hava da vardı filmin bazı yerlerinde. Bu da mizah ve ciddiyetler karışınca ne olduğu belirsiz duygular hissediyor insan zaman zaman. Gülerken birden şaşırabiliyor, ya da hüzünlenebiliyorsunuz. Ya da ciddi bir havaya girmişken, birden bir şakayla ya da komedi unsuruyla karşılaşabiliyorsunuz. Yer yer farklı duygular arasında gidip geliyorsunuz -ki Coenler sayesinde bu daha özel ve etkileyici bir hale bürünüyor-.
Film bazen çok umursamaz ve acımasız kazıklar atabiliyor seyirciye, böyle de olmaz ki dedirtiyor, Coenlerdir, mazur görmek lazım.
1 saat 34 dakika gibi az bir süreye sahip, ancak süresi az olmasına karşın film kendini yetersiz hissettiymiyor.
Anlayacağınız farklı bir film, ama Coenler'in yapıtı olduğunu düşünürsek, çok da beklenmedik bir farklılık değil bu, bu farkı hisseder ve keyfini çıkarabilirseniz, iyi vakit geçireceğinize inanıyorum, Coenlerin 2009'da post-production ve pre-production aşamasında 2 filmleri var, Fargo tarzı bir filme hasret kaldık, umarız gerekeni yaparlar.