Cuma, Ağustos 7

Batman 3 | Zaman ile Başlıyor ve Zaman ile Bitiyor


Batman 3 filmi hakkında, özellikle kadrodaki en önemli isimlerden Heath Ledger'in beklenmeyen ölümü sonrası bir çok görüş belirtiliyor. Bunlardan en çok ilgimi çekmeyi başaran bir köşe yazısını sizin için çevirdim. "Batman 3, Zaman ile Başlıyor ve Zaman ile Bitiyor" başlıklı yazıyla sizi başbaşa bırakıyorum.

*************************

Geçtiğimiz haftalarda, Batman 3 filmi için ne gibi bir öneride bulunacağıma dair (Batman-on-Film.com'daki yazıdan ya da Christian Bale'in MTV'ye verdiği demeçten yola çıkarak) çok fazla söylenti vardı, yani hep ümit ettiğim (beklediğim) Nolan'a ait bir Batman Üçlemesi'nin olası bir üçüncü filminin içeriğine(Aslında, Kara Şövalye'nin devamı olan filme). Ne yazık ki, söylentiler hep olumsuz bir havada gerçekleşti. Sinema muhabirleri, blogcular, ve benzer hayranlar (burda gördüğüm kadarıyla), Nolan'ın en büyük ve bana göre en iyi işine devam etmeyebileceğine dair pesimist bir hale bürünmüşlerdi.

Herkesin bildiği gibi Kara Şövalye Nolan'dan çok şey götürdü. Yapım sürecinin uzun sürüşü, zorlu IMAX kameralarıyla suç sahnelerinin çekimleri, ve Batman'in kara maskesi filmin üstüne düşen tek karanlık gölge değildi. Heath Ledger, Joker tiplemesiyle Oscar'lık bir performans sergileyen ve her daim hatırlayarak saygıyla anacağımız aktör, film yapım sürecindeyken hayata veda etti.

Heath Ledger

Her ne kadar ona dair tüm sahnelerin çekimi tamamlanmış olsa da, onun ölümü film üzerine karanlık ve derin bir gölge düşürdü. Ve de özellikle Chris Nolan üzerine. Kara Şövalye'yi izleyen herkesin gördüğü gibi, filmin sonunda Joker'in rolünün son bulmayacağı açıkça belliydi. "Galiba kaderimizde bunu sonsuza dek yapmak var." diyordu Joker, başaşağı sallanırken, yakalanmış, ancak henüz tam anlamıyla kontrol altına alınmamışken - sadece oluşturduğu kaosun bir başka evresine adım atmışken.


Ancak, Heath Ledger'in ölümü (onunla beraber, Joker'in ölümü), üçüncü filmin de bir 'ölü'den başka bir şey olmadığının düşünülmesine sebep oldu. Zira Joker, Kara Şövalye'nin devamı olarak, Batman'in karşısına çıkarak ona engel olmaya devam edecek gibi görünüyordu. Ve problem de işte burada yatıyor.

Batman ve Christopher Nolan'ın burdan nereye devam etme gibi bir şansı olabilir?

Christian Bale ve Christopher Nolan

Batman Başlıyor, Batman'in doğuşunu ele alıyordu. Kara Şövalye ise hem yükselişini, hem de asla tahmin edemeyeceği kadar derin bir karanlığa düşüşünü. Devamında ise, benim beklediğim kadarıyla, Batman 3 buna benzer bir yapıyı devam ettirmeli. Son film, Batman'in yeniden dirilişini, tekrar üstünlük sağlayışını konu almalı. Ekmek kırıntıları gene orada, Gotham'ın yolunun üstünde yer alıyor.

Ama işte burası, benim düşüncelerimin, benim önerilerimin ayrıldığı nokta.

Herşey zamanla başlıyor ve zamanla bitiyor. Zaman, ya da bir zaman atlaması, Batman 3'e uygulandığında iki yönlü bir çözüm olabilir. Batman Başlıyor ve Kara Şövalye birbirinden çok da ayrı filmler değildi. Bruce Wayne Gotham'a dönüyor ve kendisiyle beraber Batman'i de getiriyor. Batman'in, şehri üzerindeki ilk etkilerini görüyoruz. Ümitliyiz. Heyecanlıyız. Suçlular geri çekiliyor, tereddüte düşüyor ve korkuyorlar.


Ama, Bruce Wayne gibi, bizler de toy sayılırız. Zira diğer yandan Batman'in Gotham'daki belirgin varlığı, şehrin deliliğe doğru yol almasına da sebep oluyor. Kara Şövalye başladığında ise, bize boşlukları doldurmak düşüyor: Batman arkasında kendini O'na adamış bir topluluğa sahip konuma gelmiş. Olması gerekenden çok daha fazla bir sembol haline gelmiş. Artık pelerinli ve maskeli bir ünlü olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor, kurallarını kendi koyuyor.

Daha sonra onun düşüşüne tanıklık ediyoruz, hemen arkasındaysa düşüşe yakın bir Gotham var ve Gotham'ın halkı. İki film arasındaki zaman farkı biraz da zorunluluktan meydana geliyor. Aynı madeni paraya ait iki yüz, biri parlıyor, diğeriyse yanmış ve kararmış. Ancak Batman 3 de aynı dinamizmi izlemek zorunda. Koşullar farklı olabilir, elbette, Batman 3 kaldığı yerden karanlık gecelere hızla ve kolayca giriş yapabilir. Ama buna hiç mecbur değildi. Ve şu anda da mecbur olmamalı.


Batman 3 yıllar sonrasını konu almalı, onlarca yıl olmasa bile, gelecekten bir zamanı. Yeniden doğuşun 3 günde olması gerektiğini kim söyledi ki? Gotham yaşlandıkça, karakterler de yaşlanacak (bu sayede Joker karakterinin tekrar filmde yer almasından kaçınılmış olacak). Gotham yaşlandıkça, çıkarlar değişecek. Gotham, çökmüş bir şehir, artık yıllardır dibe batmış durumdadır. Hiç ümidi olmayan bir şehir haline dönmüştür. Kahramanı olmayan bir topluluktan ibarettir.


Batman, hala güvenilmeyen bir sembol konumundadır. Batman, halen Rachel'in kaybıyla parçalara bölünmüştür. Harvey'nin kaybıyla. Alfred'in kaybıyla - o da filmden çıkmak zorunda. Ama bizim karşımıza daha olgun bir Batman gelmiştir. Onlarca yıl geçtikten sonra, onca acıyı çeken, 'görmüş geçirmiş' bir Batman. Öyle bir Batman ki, her zaman koruduğu insanlar kendisinden nefret etmiş. Onların gözünde iyi birisine dönüşmek için asla kendisine izin vermeyen bir Batman. Öfkesini, acısını, tutkusunu en iyi şekilde kullanmayı bilen bir Batman, daha önce gördüğümüz gibi sadece yaptıklarını düşünen bir Batman değil. Daha olgun.


Uzun bir zaman atlaması yapımcılara da daha geniş bir proje alanı sunacaktır. Evet, Alfred'i kaybetmek zorunda olabiliriz, ama belki de onun yerini Lucius Fox doldurabilir. Belki bir uşak değil, ama sırrını paylaşabileceği yakın bir dost ve Wayne Malikanesi'nin arkaplanında yer alabilecek bir mühendis. Belki tüm bu zaman diliminde Joker yakalanmış, ve Arkham'da zaptedilmişti, ama artık hapisten kaçmayı başarmıştı. Bu durumda Joker'in aynı görünmesine gerek yok, aslında, görünmemeli. Çarpık zekası daha da derinleşmiş, içindeki delilik daha da artmış ve onu daha çılgın bir hale sokmuş olmalı.


Ve Batman, ve Bruce Wayne nihayet düşüşüne, dibe batışına göğüs gerebilecek hale gelmeli. Kendi dünyalarında yaşadıklarıysa bizim görmediğimiz, iki film arasındaki zaman dilimine gömülmeli. Eski yaralar(filmde eski, ancak biz izleyiciler için yeni), uzun süredir orda olan ancak asla iyileşemeyen tüm yaralar filmde bir bir deşilmeli.

Üzerinden zaman geçmiş bir hikaye daha varlıklıdır. Adım adım inşa edilen bir üçlemeyi tamamlamak için iyi bir ruhsattır-işin başında bu şekilde düşünülmemiş olsa bile. Ayrıca ileri zamanda geçen bir hikaye senaryodaki çatlakları kapatmak amacıyla geri dönüşlerle(İng. flashback) hikayeyi besleyebilir, mevcut durumu daha fazla açıklığa kavuşturabilir ve ayrıca bize geçen yıllara dair bir aksiyon yaşatabilir.


Penguen'le olan kavgalar. Kedi Kadın'la. Riddler'la(Eski Batman filmlerinin kötü kahramanları). Yani Nolan'ın Batman filmlerinde baş karakter olarak yer bulamayan bu karakterler, geri dönüşlerle hikayeye derinlik kazandıran karakterler olarak kullanılabilir. Batman 3 her filmin oluşturduğu gereksiz mirasın üzerinden hızlıca geçebilir. Geleceği anlatan bir hikaye ile, diğer hikayeler gibi, mesela Örümcek Adam 3'teki gibi, biz hiçbir şey bilmeden çoktan gerçekleşmiş olaylar yer alabilir. Bizse sadece olayların etkilerini görürüz, onlarla hikayeye ortak oluruz.

Nolan'ın Batman Üçlemesi asla Batman'in çılgınlıkları ve maceralarından oluşan bir seriden ibaret olmadı, ve hala öyle değil. Bize 'Haftanın Suçlusu Maskeli Kahraman'ı anlatmadı. Nolan'ın Batman'i, bize umudun ve inancın, yozlaşma ve şeytanlaşma üzerine galip gelişini anlatan bir ders. Batman Başlıyor çok çok başlangıcı anlatan bir film olabilir, Kara Şövalye de bir başlangıç, hatta belki önceki filmden daha da belirgin bir başlangıç.


Ama bir 'orta'ya ihtiyacımız yok. Ben hikayenin ortasını istemiyorum. Bana hikayenin ortasını 'anlat', bırak onu ben hissedeyim, son başlamadan hemen önce bileyim. Benim istediğim şey hikayenin sonu. Batman 3 ise bu hikayenin ihtiyacı olan son olmalı. Çoktan üstünlüğünü ispatlamış bir üçlemenin dokunaklı finali olmalı.

Ve bu da zamanla başlıyor ve zamanla bitiyor. Batman 3'ün yer alacağı gelecek, soğuk ve umutsuz bir gelecek, çağdaş zamanın kriterlerinin artık geçerli olmadığı bir gelecek, daha cesur ama önceki filmlerle aynı tonaja sahip bir yapıya izin veren bir gelecek, bir kurtarıcıya şiddetle ihtiyacı olan bir gelecek - öyle bir kahraman ki üzerindeki külleri atarak isteksizliğinin ve yorgunluğunun üstesinden gelebilmeli, korkusunun, ve uzun bir süredir yapması gereken farkı yapamayışının.


Ve bunun ismi ilk Batman Başlıyor'daki gibi yalın değil, Kara Şövalye'deki gibi sert değil, basit, ama düşündürücü olmalı, son filmin ismi, "Batman" olmalı.
5 yıl, 10 yıl dahi alsa da, bu seri, finalini kesinlikle hak ediyor. Ve bize bu finali yaşatacak kişi Christopher Nolan olmalı. Bir kapanışla. Umut verici bir şekilde. Batman ile.


**************************************

Bu yazı, orijinalden tercümedir. Yazının kaynağı için tıklayın.

**************************************

Bir sinemasever olarak, bir blog yazarı ve bir Batman tutkunu olarak ben de bu yazının üzerine bir iki şey söylemek isterim.

Bu yazıyı çevirmemdeki amaç, farklı bir fikir sunmasıydı. Heath Ledger'in ölümünden sonra kimileri için seri devam edemez durumdaydı, kimileriyse onun yerini başkasının doldurabileceğine inanıyordu.

Bana göre ise, hikayenin hemen sonrasını anlatan bir devam filminde Ledger'in rolüne bir başkasını koymak saygısızlık olacaktır. Bu rolü kabul etmeye cesaret edecek aktör de çıkar mı bilemiyorum. Bu bağlamda, bu yazıda söylenen şey bana mantıklı gelmiyor değil. Batman serisinin 3. filmi çekilmeli, ve Nolan'ın Batman'i 3. filmle son bulmalı. Bu sonun da görkemli olması için Joker'e ihtiyaç var.

Aradan yıllar geçmişse, Joker'i de yaşlı haliyle görebiliriz. Ve bu role de ilk kez Joker'i canlandıran Jack Nicholson yakışabilir. Bütün bu fikirler mutlaka değerlendirilecektir, benim için karakterlerden çok bir 3. film olması önemli, ama tek istediğim, projenin başında Nolan olması.

Değerli görüşlerinizi yorumlara bekliyorum, sağ taraftaki anketten de oy kullanabilirsiniz.

8 Yorum - Yorum Yaz:

esra123 dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
esra123 dedi ki...

oyumuda verdım bence hiç çekılmesın boşuna ezıyet gıbı :) yazı güzel olmus gerçekten emegınıze sağlık.üstteki yorum kaza oldu bi anlam ifade etmıyor kusura bamayınız:)

Travis dedi ki...

devamının çekilmemesi Batman isimli bir serinin Joker karakteri üzerine kurulu bir temaya dönüştürür ki yapımcılar bunu asla istemezler. Jokersiz bir Batman, oluşturulabilecek güzel bi kötü-karakter ile çekici hale getirilebilinir ama kendi görüşüm iyi bir oyuncu bulunarak Jokerli bir Batman'in çekilmesinden yana.. ilk aklıma gelen isim ise James Franco oldu şimdi nedense:)
http://images.google.com/images?hl=tr&rls=com.microsoft:tr-TR:IE-SearchBox&rlz=1I7AMSA&q=james%20franco&lr=&um=1&ie=UTF-8&sa=N&tab=wi

Confeng dedi ki...

Heath Ledger'a benzemesinden dolayı olabilir mi? Bence de iyi bir performans sergileyebilir gibi duruyor ama gene de üzerinde çok büyük baskı doğuran bu rolün altından kalkamayabilir. Ben gene fikrimi yazıdan yana kullanıyorum.

Adsız dedi ki...

James Franco Pineapple Express'te bence müthişti ama Joker rolünü kaldıramaz kanımca. Heath Ledger sinema tarihinin en iyi bireysel performansını sergiledi ve öldü, bu kadar.

Uğur ! dedi ki...

Ledger'dan başka herkes bu rol de sırıtır artık. Ama Nicholson biraz mantıklı gibi zira iki joker performansını hala karşılaştıranları görebiliyoruz. Bence devam filmi çekilirse durum tamamıyla paraya girer, ve 4-5 de gelebilir. Çekilmemeli, Ledger yoksa ben de yokum...

P.S: Zaten emeğe az yorum yapan bir milletin evlatları olarak bir de yarım şevkli ülke hemşehrilerime kelime doğrulaması dayatmayalım..

Confeng dedi ki...

Bence bu kadar karamsar olunmamalı, rolün altından kalkabilecek usta bir oyuncu kullanılmalı, Nolan başkasının önemi yok, o işini bilir.

Jimmy dedi ki...

James Franco, Pineapple'da çok iyi oynasa da, Joker karakterini, Heath kadar içten oynayabilecek bir oyuncu daha gelmez bence.