"Darren Aronofsky'nin derinden etkileyici filminde Mickey Rourke'nin yeniden doğuşuna şahit olun." yazıyor The Wrestler'in afişinin sağ üst köşesinde.
İster inanın ister inanmayın ama Mickey Rourke ismini bu filmle duydum ben. Yaşı 56 olduğu halde. Sonradan keşfettim ki Mickey Rourke epeydir ortalarda görünmeyen ancak meşhur bir aktörmüş. Onun ilk performansını da bu filmle izlediğim için kendimi çok şanslı görüyorum açıkçası.The Wrestler, yönetmen Darren Aronofsky'nin son filmi. Başrolünde Mickey Rourke oynuyor. Film hakkında çoğu şeyi izledikten sonra keşfetmeme karşın, film izlerken beni o kadar etkilemişti ki, keşiflerimin çoğu şaşırtmadı bile beni. Bu keşiflerden birisi -ki çoğu şeyi daha anlamlı kıldı- yönetmen Darren Aronofsky hakkında olanı. Filmografisine göz attığımda bir başka filmin daha yönetmenliğini yapmış olduğunu gördüm Aronofsky'nin: Requiem For A Dream. Adını duymak bile içinizi sızlattı değil mi? Çoğu sinema takipçisi tarafından gelmiş geçmiş en iyi dram olarak görülür zira Requiem For A Dream. Bunu gördükten sonra The Wrestler'da hissettiklerim fazlasıyla anlam kazanmış oldu.Söylediklerimden de anlayacağınız gibi, The Wrestler, bir dram filmi. Hem de oldukça ağır bir dram filmi. Filmde hayatı konu alınan karakter, (Amerikan) güreşçisi Randy "Koç" Robinson.
Kariyerinin sonlarına yaklaşan Robinson, aslında zamanında alanının en güçlü güreşçilerinden birisiymiştir. Ancak filmde bize gösterilen Robinson, kariyerinin son demlerini yaşayan bir Robinson'dur. Filmde bu dramın arkasına sığınır zaten. Filmde bize bir efsanenin yükselişi ve düşüşü anlatılmaz (bkz: Million Dollar Baby); efsanenin direk düşmüş halinin yaşadığı dram göz önüne serilir. 1 saat 50 dakikaya bu kadar çok duygu yükleyebilmenin sırrı da bu noktadan geçer zaten. Zikrettiğimiz gibi kariyerinin son demlerini yaşayan "Koç" Robinson, bir taraftan güreşlere devam ederken, diğer taraftan ek iş olarak süpermarketlerde çeşitli işlerde görev alır. Aslında zamanının en ünlü güreşçilerinden biridir. Gündüzleri çalışan Robinson, geceleri de yalnızlığına çareyi bir Striptiz klübünde bulur, daha doğrusu oradaki bir kadında: Cassidy'de.Cassidy mesafeyi korumak ister doğal olarak, zira müşterileriyle bir bağ kurması yasaktır. Ancak Robinson'un yanlızlığını onu Cassidy'ye daha da çok yönlendirir.
Robinson hayatını bu sıradanlık içerisinde sürdürürken, kariyeri için önemli olabilecek bir teklifle karşılaşır, Cassidy ile yakınlaşır ve gene Cassidy sayesinde uzun süredir görmediği ve kendisinden nefret eden kızıyla görüşmeyi başarır ve onunla da işleri hafiften yoluna koyar. Ancak film tam işlerin düzeleceğine dair ümitlerimiz artarken bize en büyük dramı o ümitleri bir bir yok etmekle yaşatır. Ancak burda bir kaç paragrafta yazdığımız bunca şeyi o kadar çok ustaca ayrıntıyla donatır ki, bu dramın en büyük ortağı siz oluverirsiniz birden. Mesela bir zamanların meşhur Randy "Koç" Robinson'u atari oyunu bile olmuştur, canı sıkıldıkça yanına mahallenin çocuklarından birini alır ve kendi oyununu oynar Robinson. Ancak çocuk ona yeni çıkmış Call Of Duty IV'ten bahseder ve bir el oynadıktan sonra "satışı koyar" tabiri caizse. Hayatının tamamında yalnızdır Robinson, ve bunu değiştirme çabası her şeyi daha dramatik bir hale getirir. İnişli çıkışlı bir periyodun sonunda film başladığı gibi ring üzerinde son bulur.
Filme dair atlayamayacağım bir ayrıntı, "The Ayetullah" takma adlı güreşçi. "Ayetullah", Randy ile Randy'nin en meşhur zamanında güreşmiş, ülkesinin bayrağının rengi kırmızı, beyaz ve yeşil olan bir güreşçidir. İran? Filistin? Ya da bir başkası. Bu güreşçiyle tekrar güreşen Randy, taşıdığı bayrağı alır, sapını kırar ve bir kenara atar. Belki de bu yüzden Akademi cesaret
edememiştir Mickey Rourke'a Oscar vermeye. "Beşir'le Vals"a veremedikleri gibi.
Netice itibariyle The Wrestler, son zamanlarda izlediğim en dramatik film olmayı başardı. Mickey Rourke'un ise bu filmden sonra 2010'a kadar tam 8 projede adı geçiyor. Bu filmle amaçlanan Mickey Rourke'u geri getirmektiyse, bu konuda başarılı olduklarını söylemek yerinde olur.
2 Yorum - Yorum Yaz:
çok enteresan..
muhteşem bir film, oscarlık oyunculuk, süper senaryo..
Yorum Gönder