7, 6 ve 5 numarayı daha önce tanıtmıştık.
Kaldığımız yerden devam ediyoruz...
#4 - William Friedkin
Namı:
Friedkin daha çok dram/heyecan yapımlarıyla nam salmıştı - The French Connection, The Boys In The Band ve komedi olarak The Night They Raided Minsky’s filmleri gibi.
Friedkin film stüdyosunun korku filmleri için ilk tercihi değildi - Stanley Kubrick, Mike Nichols ve Peter Bogdanovich gibi yönetmenlerin adı Friedkin'den önce geçmişti.
Korku Yapımı: The Exorcist (1973)
Zavallı Regan McNeil (Linda Blair) ergenlik döneminden endişe duymaktan daha büyük bir probleme sahiptir: bir şeytan tarafından deli edilmiştir.
İki rahip (Jason Miller ve Max von Sydow), Regan'ın içindeki şeytanı çıkarmak için gelirler ama Regan'ın doğaüstü güçlere sahip hale gelen vücudu şiddet ve kan dolu bir mücadele vermeden vazgeçmeye niyetli değildir.
The Exorcist Fragmanı:
Filmlerdeki İmzası:
Friedkin'in belgesellerdeki çalışma tarzı The French Connection ve The Exorcist gibi filmlere de yansımıştı - fark yoktu, son derece sivri, yüzünüze çarpılan bir deneyimdi, bu da arkaplanda filmin gerçekliği iddia edilen bir hikaye üzerine yapıldığı gibi bir izlenim bırakıyordu.
Genel Görüşler:
Tepkiler karışıktı. The New Republic bayılmıştı: "Yıllardır gördüğümüz en iyi korku filmi - yıllardır gördüğüm tek korku filmi."
Ama New York Times farklı bir görüşe sahipti: "Kocaman, süslü bir esrar zırvası. Filmin rayına oturması hemen hemen imkansız. Komik ve saçma özel efektler için adi bir standart koyuyor."
O yılın en popüler ikinci filmi seçilmişti.
#3 - Francis Ford Coppola
Namı:
Roger Corman’ın Dementia 13'üyle saçma bir başlangıç yaptıktan sonra, Coppola'nın kariyeri Finian’s Rainbow, The Conversation ve The Godfather filmleriyle birden yükselişe geçti.
Daha çok bir dram yönetmeni olarak görülüyordu, gene de mafya filmleri ve Apocalypse Now korku adına kendi paylarını almışlardı.
Korku Yapımı: Dracula (1992)
Coppola, bu uyarlama filmiyle Bram Stoker'in efsanevi vampir öyküsüne çok derin bir dalış yapmıştı.
Gary Oldman ölümsüz diş geçiriciler kulübü üyesiydi (Dracula) ve Keanu Reeves katı Jonathan Harker olarak rol almıştı, Winona Ryder ise Mina rolüyle somurtuyordu, Antony Hopkins ise Van Helsing rolüyle ortalığı renklendiriyordu.
Dracula Fragmanı:
Filmlerdeki İmzası:
Daha çok stiliyle ve filmin görünümüyle belli olurdu - Coppola dönem filmlerinde ılık renkleri severdi ve Dracula da farklı değildi.
Ayrıca daha çok pratik ve kullanışlı efektleri severdi, her ne kadar yüksek teknolojiyle biraz karıştırsa da.
Genel Görüşler:
Görüşler değişiyordu - Oldman'ın Dracula ile yaptığı dönüş oldukça övgü topladıysa da, film bazı yönleriyle tatsız gelmişti.
"Bir süre sonra, film bildiğimiz sarmısak muhabbetine dönüyor, diş izleri falan, ve tabii ki kan emicileri öldürmek hakkında herşeyi bilen Van Helsing diye bir kardeş çıkıveriyor." demişti Entertainment Weekly dergisi.
Gene de, Coppola'ya paçayı kurtarması için yeterince para katkısında bulunmuştu.
Dune: Prophecy – Üstümüz Başımız Yine Baharat!
2 saat önce
0 Yorum - Yorum Yaz:
Yorum Gönder